1. Gelir vergisi
Gerçek kişiler gelirleri üzerinden gelir vergisi öderler. Bir yıl boyunca elde edilen gelir, yıllık beyanname ile vergi dairesine beyan edilir ve gelir tutarına göre “artan oranlı” bir tarifeye göre vergi ödenir. Gelir vergisi uygulamasında aşağıdaki prensipler önemlidir:
1.1. Gelirin şahsi olması
Gelir vergisi konusuna girecek gelirin önemli özelliklerinden birisi gelirin gerçek kişilere ait olması ve gerçek kişilere izafe edilebilmesidir. Buna “gelirin şahsiliği” denilmektedir. Örneğin; ortak mevduat veya yatırım hesaplarında her birey hisseleri oranında ayrı ayrı vergi mükellefidir. Hatta küçük çocuklar dahi şahsi olarak vergi mükellefi sayılırlar.
1.2. Gelirin yıllık olması
Vergilemede gerçek kişiye ait gelirin bir yıllık tutarının dikkate alınması gerekir.
1.3. Gelirin gerçek ve safi (net) olması
Gelir vergisine tabi tutulacak gelirin gerçek ve safi olması gerekir. Gerçek gelirden kasıt ise, vergilemenin bazı karinelere istinaden yapılması değil, gelirin gerçekleşmesi esas alınarak yapılmasıdır. Vergileme, gerçekleşen gelirin de safi (net) tutarı üzerinden yapılır. Bunun anlamı ise, gelirin elde edilmesi ve kaynağının devam ettirilebilmesi için yapılan giderlerin düşülmesinden sonra kalan tutarın esas alınarak vergileme yapılmasıdır. Örneğin; temettü hisseleri ile bono faizlerinin tahsil giderleri, aracı kurum ve bankalara ödenen komisyonlar, menkul kıymetlerin saklama ücretleri gibi giderler elde edilen gelirden düşülerek net gelir bulunur.
1.4. Gelirin elde edilmiş olması
Vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu ve hukuki durumun tekemmülü ile doğar. Gelir vergisi açısından ise vergiyi doğuran olay gelirin elde edilmiş olmasıdır. Elde etme ise, geliri oluşturan kazanç ve iratlara hukuken ve iktisaden tasarruf edebilme imkanını ifade eder.
1.5. Gelirin Türü
Kişisel tasarrufların finansal yatırımlarda değerlendirilmesi sonucunda elde edilen gelirler gelir vergisi mevzuatımızda ya “MENKUL SERMAYE İRADI” ya da “DEĞER ARTIŞ KAZANCI” olarak tanımlanmakta ve bu gelir türlerine özgü vergilendirme ilkelerine göre vergilendirilmektedirler.
Burada; “tam ve dar mükellefiyet ayırımı”, “yıllık beyanname verme mecburiyeti”, “beyanname verme mecburiyetinin başladığı sınır”, “gelirin elde edilme zamanı”, “enflasyon indirimi uygulaması”, “öngörülen istisnalar” “stopaj uygulaması”, “vergi tarifesi” gibi konular belirleyici olmaktadır.
Menkul sermaye iradı ve değer artış kazancı mahiyetindeki başlıca gelirler ve onların vergilendirme rejimi aşağıda açıklanmaktadır:
A. Menkul sermaye iradı nedir?
Sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında, nakdi sermaye veya para ile temsil edilebilen değerlerden oluşan sermaye dolayısıyla elde ettiği temettü, faiz, ve benzeri iratlar menkul sermaye iradı olarak tanımlanır (G.V.K. md. 75).
- Menkul sermaye iradında gelirin elde edilmesi
Menkul sermaye iradında gelirin elde edilmesi “hukuki ve ekonomik tasarrufa” bağlanmıştır. Menkul sermaye iradı açısından elde etmenin tüm unsurlarının tamamlanması için gelir sahibi açısından hukuki ve ekonomik tasarruf imkanının doğmuş olması gerekir. Prensip olarak hukuki tasarruf imkanının doğduğu anda, ekonomik tasarruf imkanının da doğmuş olduğu kabul edilir. Elde etmeye bu açıdan bakıldığında, menkul sermaye iradında hukuki tasarruf imkanının doğmuş olması yeterli sayılır.
Örneğin; vadeli mevduatta vade bitiminde hesaplanan faiz tutarının hesaba geçirilmesi, Eurobond’larda kupon vadesinde faiz tahsilatı, temettü gelirinde ilgili şirketin kâr dağıtması durumunda gelir elde edilmiş sayılır.
- Menkul sermaye iratları üzerinden kaynakta kesilen vergilerin mahsubu nedir?
Gelirin tahsili sırasında bazı durumlarda ödemeyi yapanlarca vergi kesintisi yapılır.
Tevkifat suretiyle ödenen bu vergi, yıllık beyanname ile bildirilen gelir üzerinden hesaplanan yıllık gelir vergisinden mahsup edilir.
Enflasyon indirim oranı uygulanan menkul sermaye iratlarının yıllık beyanname ile beyan edilmesi sırasında, sadece beyannamede gösterilen kısım üzerinden yapılan vergi kesintisi mahsup edilebilir. Başka deyişle kazanç ve iradın indirim oranına isabet eden kısmı mahsup edilemez.
- Menkul sermaye iratları ile ilgili birkaç örnek:
Menkul sermaye iradı sayılan başlıca gelirler; mevduat faizi, repo faizi, devlet tahvili-hazine bonosu faizi, hisse senedi kâr payı, bono faizleridir.
i. Devlet tahvili ve bono faizlerinin vergilendirilmesi esasları:
Gelir Vergisi Kanunu’na göre her nevi tahvil faizleri, hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Kamu Ortaklığı İdaresince çıkarılan menkullerden vade bitiminde sağlanan gelirler menkul sermaye iradı sayılmıştır.
1.1.2006 tarihinden sonra ihraç edilmiş Hazine Bonosu, Devlet Tahvili faiz ile Özel Sektör Tahvillerinden elde edilen gelirler, gelirin elde edildiği sırada %10 oranında vergi kesintisine tabi tutulur, bu gelirlerin yıllık beyanname ile Vergi Dairesi’ne bildirim zorunluluğu yoktur.
Ancak,
- 1.1.2006 tarihinden önce ihraç edilmiş Hazine Bonosu ve Devlet Tahvilleri ile Özel Sektör Tahvillerinden elde edilen Faiz gelirlerinin,8
- Türkiye Devletince veya Türk özel şirketlerince yurt dışında ihraç edilen bonolardan elde edilen faiz gelirlerinin,
- Yabancı ülke bonolarından elde edilen faiz gelirlerinin yıllık beyanname ile Vergi Dairesi’ne bildirim zorunluluğu vardır.
Aşağıda 2024 yılında elde edilen faiz gelirlerine ilişkin açıklama yapılacaktır.
Başlıca prensipler:
Dövize, altına veya başka bir değere endeksli menkul kıymetlerin itfası sırasında oluşan değer artışı irat sayılmaz. Türk Lirası cinsinde ihraç edilen menkul kıymetler için geçerli olan enflasyondan arındırma mekanizması ile vergilendirme reel gelir üzerinden yapılmaktadır.
Öte yandan bu gelirlerin beyanı halinde bu gelirler üzerinden tevkifat yoluyla ödenmiş olan verginin beyan edilen tutara isabet eden kısmı beyanname üzerinde hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecektir.
Dar mükellefiyete tabi gerçek kişilerce elde edilecek bu neviden gelirler vergi beyanına tabi değildir.
Menkul kıymet gelirleri vadenin sona erdiği yılın gelirleri arasında gösterilir. Örneğin; ihracı veya satın alınışı önceki yıllarda olan ancak vadesi 15.03.2024 tarihinde biten Hazine Bonosu faizinin tamamı 2024 takvim yılı geliri kabul edilecektir.
Menkul kıymetlerin itfasında menkul kıymetlerin anapara ödemesi gelir sayılmaz.
01.01.2006 öncesi İhraçlı Hazine Bonosu/Devlet Tahvil Faizi:
Mevzuatımıza göre, yıllık beyana tabi bono faizleri için (2006 öncesi ihraçlı kağıtlardan elde edilen faiz geliri), elde edilen reel kazanca ulaşmak için öncelikle “enflasyon indirimi” yapılır9. Arta kalan tutar 230.000 TL’lik yıllık beyan haddini aşıyorsa bu kalan tutarın tamamı yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilir (Bakınız tablolar).
Devlet Tahvili ve Hazine Bonolarının gelirleri için bir “vergi istisnası” bulunmamaktadır
Örnek 4: 01.01.2006 öncesi Hazine Bonosu
Hazine Bonosu Faizi 1.000.000
Enf. İndirim Oranı %58 580.000
Reel Kazanç 420.000
Matrah 420.000
Yukarıdaki 420.000 TL’lik gelir yıllık beyan haddi olan 230.000 TL’den fazla olduğu için bu tutarın tamamı gelir olarak beyan edilir ve üzerinden tarifeye göre gelir vergisi ödenir.
Yıllık beyan haddinin aşılıp aşılmadığının tespitinde; beyana tabi tüm gelir unsurlarının toplamı dikkate alınır: Yıllık beyan haddinin aşılıp aşılmadığının tespitinde; beyana tabi diğer gelir unsurlarının toplamı dikkate alınır. Başka deyişle kira gelirleri, beyana tabi diğer menkul sermaye iratları, değer artış kazançları toplu olarak değerlendirilir.
Örnek 5: Enflasyon “İndirim Oranı” uygulamasından sonra kalan 2006 öncesi ihraçlı hazine bonosu faizi 150.000 TL olmasına rağmen, kişinin ayrıca 130.000 TL’lik iş yeri kira geliri varsa bu iki gelirin toplamı, yıllık beyan haddi tutarını (230.000 TL) geçtiği için gelirlerin tamamı (280.000 TL= 130.000+150.000) beyan konusu olacaktır.
ii. Yurt Dışında İhraç Edilen Eurobond ve Özel Sektör Bono Faizleri:
Türkiye Devleti tarafından veya Türkiye’deki şirketlerce ihraç edilen Eurobond faiz gelirleri Gelir Vergisi Kanunu açısından “menkul sermaye iradıdır”.
Eurobond faiz gelirleri için G.V.K. geçici 67. maddedeki stopaj usulü uygulanmadığından (=yani işlemi yapan banka veya aracı kurumca vergi stopajı uygulamasının dışında olduğundan), bu gelirler yıllık esasta gelir vergisi beyanına konu olur. Başka gelirler (örneğin temettü, kira vb gibi) nedeniyle beyan yapıldığında da bu beyana eklenirler.
Yurt dışına ihraç edilen Eurobondlar (gerek Hazine, gerekse Türk özel sektör şirketleri) G.V.K.’nin Geç 67. Maddesi kapsamında stopaja tabi olmadıkları için bu kıymetlerden elde edilen gelirler yıllık gelir vergisi beyanına tabidir. Söz konusu bonoların faiz ödemelerinde vadelere göre K.V.K. (md. 30) ve G.V.K.(md.94) gereği yapılan vergi kesintilerinin (1 yıla kadar %7, 3 yıla kadar %3 ve 3 yıldan uzun %0) bu açıdan önemi yoktur. Bu kıymetlerin faiz gelirleri kupon tahsilatlarında ve itfada meydana gelir. İtfadaki faiz geliri bono iskontolu alınmış ise (nominal bedelin altında) söz konusu olur. Tahsilat sırasındaki tutar TL’ye çevrilir. Örneğin; 2024 yılında sadece Eurobond faiz geliri elde edilmişse ve bu tutar yıllık gelir vergisi beyan haddi olan 230.000 TL’yı aşıyorsa gelirin tamamı beyan edilir. Ancak beyana tabi diğer gelir unsurları da var ise 230.000 TL’lik sınıra toplam gelir üzerinden bakılır (kira, temettü gibi).
Örnek 6: Eurobond kupon faizi 100.000 TL olmakla beraber ayrıca 166.000 TL iş yeri kirası da var ise ve toplamda beyan sınırı geçildiğinden toplam 266.000 TL için yıllık beyanname ile gelir vergisi ödenir.10
Eurobond faiz gelirlerinde, iktisaptan sonraki ilk kupon faizi tahsilatına ait gelirin hesabında, alış sırasında ödenen “temiz fiyat-kirli fiyat farkı”, işlemiş faiz olarak düşülür ve kalan tutar faiz geliri olarak dikkate alınır. Diğer müteakip kupon tahsilatları yine faiz geliri olarak hesaba katılır ve bir takvim yılı içinde alınan faizlerin TL karşılığının yıllık haddi geçip geçmediğine bakılır.
İlk alışta ödenmiş olan prim tutarı ise müteakip kupon tahsilatlarındaki faiz gelirlerinden indirilir. Başka deyişle ödenen prim tutarı gelecekteki kupon faizlerine paylaştırılır.
Beyanname uygulamasında alışta ödenmiş olan bu işlemiş faiz, gib.gov.tr hazır beyan sisteminden beyanname doldurulurken gayri safi irattan indirilir. Zira bunlar 78. maddedeki giderler kapsamında değildir.
İtfa’daki anapara kur farkı vergiye tabi değildir. (G.V.K. Madde: 75/5)
Ortak hesaplardan elde edilen faiz gelirlerinde her bir kişi için 230.000 TL’nın geçilip geçilmediğine ayrı ayrı bakılır.
Eurobondların vadeden önce başka vadeli bir bono veya tahviller ile değiştirilmesi veya ihraççı tarafından vadeden önce geri çağrılması menkul kıymetlerin itfası hükmündedir. Dolayısıyla bu işlemdeki gelir faiz geliri mahiyetinde olup, alım-satım kazancı değildir.11
Özel sektör tarafından yurt dışında ihraç edilen bonolardan elde edilen faiz gelirleri için de yukarıda belirtilen esaslar geçerli bulunmaktadır.
Eurobond Faiz Ödemelerinde Vergi Kesintisi (Stopaj):
T.C. Hazinesi tarafından ihraç edilen Eurobondlar G.V.K.’nin 94. Maddesine göre vergi kesintine tabi olup, stopaj oranı öteden beri 0’dır. Türk özel sektör şirketlerince yurt dışında ihraç edilen Eurobond/bono faiz gelirleri için vadelere göre vergi kesintisi vardır. Vadesi;
- 1 yıla kadar %7,
- 1-3 yıl arası %3,
- 3 yıldan fazla olanlarda:%’dır.
Tam mükellef gerçek kişilerce elde edilen faiz gelirlerinin 230.000 TL’yi aşması halinde yıllık gelir vergisi beyanı söz konusudur. Elde edilen gelir stopaj oranına göre brütleştirilir, bankaca yapılan stopaj tutarı yıllık esasta hesaplanan vergiden mahsup edilir. Buradaki stopaj mahsubu sebebiyle vergi ödemesinde avantaj oluşabilmektedir. Zira yurt dışı ihraçlı bu bonoların stopajı ihraççı kurumca üstlenilmektedir.
Öte yandan belirtmek gerekir ki; Hazine tarafından ihraç edilen Eurobond’ların faizi teorik olarak stopaja tabi olduğundan (stopaj oranı %0’dır) 13.000 TL’lık yurt dışı faiz/repo beyan haddinin Eurobond gelirleri ile ilgisi yoktur, bu tutar; yurt dışında ihraç edilmiş menkul kıymetler ile oradaki bankalardan elde edilen faiz gelirleri içindir (G.V.K. madde 86/1-c, 86/1-d).
Başka bir deyişle, yabancı devlet ve yabancı şirketlere ait Eurobond’lardan alınan faizler için de 13.000 TL’lık kanuni beyan sınırı vardır. Bu tutarın üstünde bir faiz geliri varsa tamamı beyan edilir, altında ise beyan yapılmaz. (G.V.K. madde: 86/1-d)
iii. Kâr Payı (Temettü) Vergilemesi:
Gelir Vergisi Kanunu’nda aşağıda belirtilen kâr payları menkul sermaye iradı olarak sayılmıştır. (G.V.K. madde 75)
- Her nevi hisse senetlerinin kâr payları (kurucu hisse senetleri ve diğer intifa senetlerine verilen kâr payları ve pay sahiplerine hazırlık dönemi için faiz olarak veya başka adlarla yapılan her türlü ödemeler ile Sermaye Piyasası Kanunu’na göre yatırım fonları katılma belgelerine ödenen kâr payları dahil),
- İştirak hisselerinden doğan kazançlar (Limited Şirket ortaklarının, iş ortaklıklarının ortakları ve komanditerlerin kâr payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir).
- Kurumların idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kâr payları.
Buna göre örneğin Anonim Şirket hisse sahipliği sebebiyle elde edilen kâr payı yıllık beyan esasında Gelir Vergisi’ne tabidir.
Şirketin genel kurulu kâr dağıtımına karar verdikten sonra bu kâr kısmını ortaklarına nakden veya hesaben dağıttığı zaman temettü geliri elde edilmiş olur. Kişinin bunu tahsil etmemesi sonucu değiştirmez.
Gelir Vergisi Kanunumuza göre; tam mükellef kurumlardan elde edilen kâr paylarının yarısı gelir vergisinden istisna olup “istisna edilen tutar dahil toplam temettü” üzerinden yapılan stopajın tamamı, beyan edilen temettü üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilmektedir. (G.V.K. madde 22/2)
Kurumların dönem karlarını veya yedek akçelerini (Kâr Yedekleri) sermayelerine eklemeleri halinde gerçek kişi ortaklarca alınan bedelsiz hisse senetleri kâr payı (=temettü) geliri sayılmamakta ve vergi beyanına konu olmamaktadır. Yine sermaye yedekleri ile sermaye artırımında bulunulması durumunda da sermaye yedeklerinin niteliği gereği kâr dağıtımı olarak değerlendirme söz konusu olmamaktadır (G.V.K., Madde: 75/6-b-ii).
Mevzuatımıza göre, tam mükellef kurumlardan elde edilen kâr paylarının yarısı gelir vergisinden istisna edilmekte ve istisna edilen tutar dahil toplam temettü üzerinden şirketçe yapılan stopajın tamamı, beyan edilen %50’lik temettü üzerinden mahsup edilmektedir.
Buna göre; şirketlerden elde edilen kâr paylarının sadece yarısı gelir vergisi beyanına konu olur. Beyan zorunluluğu ise diğer menkul sermaye iratları (Örn. Hazine bonosu faizi) ve diğer gelir unsurları ile toplu olarak yıllık beyan haddinin (2024 yılı için 230.000 TL) aşılması halinde başlamaktadır.
Dolayısıyla kâr payının yarısı vergiye tabi olmadığı için; (230.000 * 2 =) brüt 460.000 TL’sinden (Net kâr payı: %10 stopaja göre 414.000 TL) daha fazla temettü geliri elde edilmediği sürece yıllık beyan zorunluluğu bulunmamaktadır (Tabii ki beyan konusu başkaca gelir unsurları 230.000 TL’lik haddin hesabında ayrıca dikkate alınır).
Örnek 7: Net temettü 1.000.000
Brüt temettü 1.111.111
Şirketçe yapılan vergi kesintisi 111.111
Yıllık kâr payı GV beyanı 555.555
Hesaplanan gelir vergisi 128.400
Stopaj mahsubu 111.111
Ödenecek gelir vergisi 17.289
Buna göre, 2024 yılında bir Anonim Şirket’ten 1 milyon TL net kâr payı tahsil eden kişi, vereceği yıllık gelir vergisi beyannamesi ile 17.289 TL gelir vergisi ödemiş olacaktır.
Görüldüğü üzere yıllık beyanda matrah olarak brüt temettü tutarının %50’si beyana konu olmakta ve bu tutar üzerinden hesaplanan vergiden de şirketçe yapılan stopaj tutarı mahsup edilmektedir.
Altın mevduatı gelirleri ile altın ve döviz satış kazançları:
Altın mevduat hesaplarından vadede elde edilen faiz geliri diğer mevduat hesaplarında olduğu gibi vergi stopajına tabidir. Bu oran tüm vadeler için %15’tir.
Vadesiz hesaplarda bir faiz ödemesi olmadığından herhangi bir vergileme söz konusu olmayacaktır.
Altın hesaplarının kapatılması sırasında oluşan değer artışı ya da bankaya satış nedeniyle oluşan gelir Gelir Vergisi Kanunu’nda herhangi bir kanun maddesi olmadığı için vergi kapsamında değildir.
Aynı şekilde döviz cinsi değişimlerinden elde edilen kazançlar da gelir vergisi kapsamında bulunmamaktadır.
Özetleyecek olursak; ticari amaç ve organizasyon olmaksızın, kişisel yatırımcı olarak gerek döviz, gerekse altın alış-satışlarından elde edilen gelirler (farklı para birimleri arasında alım/satım işlemleri, arbitraj işlemleri) 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 2. maddesinde sayılan gelir unsurlarına girmediğinden yıllık esasta gelir vergisine tabi bulunmamaktadır. Bu gelirler Gelir Vergisi Kanunu’nun kapsamında değildir.
Buna göre; gerçek kişi müşterilerimizin bankamızdaki altın mevduat hesaplarından elde edecekleri gelirleri için de yıllık beyan esasında vergileme zorunluluğu bulunmamaktadır. Aynı şekilde; “altındaki değer artışının” vergiye tabi olduğu konusunda 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nda herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
v. BES bireysel emeklilik gelirleri:
Kişilerin tasarruflarını Bireysel Emeklilik Sisteminde (BES) değerlendirmeleri bir başka yatırım alternatifidir. Bu sistemde yatırımcıların defaten veya periyodik ödemeleri suretiyle oluşan birikimler kurulan fonlarda değerlendirilir. Sistemden çıkış zamanında, sigorta ve emeklilik şirketleri tarafından yapılan geri ödemeler menkul sermaye iradı sayılmakta ve bu ödemeler, sadece getiri (irat tutarı) üzerinden stopaj yoluyla vergilendirilmektedir. Bu gelirler için yıllık gelir beyanı yoktur.
Bireysel emeklilik sisteminden çıkıştaki Vergi stopaj oranları şöyledir:
a) On yıldan az süreyle katkı payı ödeyerek ayrılanlar ile bu süre içinde kısmen ödeme alanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı üzerinden %15
b) On yıl süreyle katkı payı ödemiş olmakla birlikte emeklilik hakkı kazanmadan ayrılanlar ile bu süre içinde kısmen ödeme alanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı üzerinden %10
c) Emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı üzerinden %5
Öte yandan katılımcılar tarafından bireysel emeklilik hesabına ödenen katkı paylarının %25’ine karşılık gelen tutar kadar ayrıca Devlet Katkısı yapılacaktır.
Devlet katkısı, aşağıda yer verilen şartlarla hak kazanılıncaya kadar katılımcıların tasarrufunda olmayacak; Müsteşarlıkça belirlenen yatırım araçlarında yatırıma yönlendirilecektir.
Katılımcılar;
a) En az 3 yıl sistemde kalmış ise; Devlet katkısı ve getirilerinin %15’ine,
b) En az 6 yıl sistemde kalmış ise; Devlet katkısı ve getirilerinin %35’ine,
c) En az 10 yıl sistemde kalmış ise; Devlet katkısı ve getirilerinin %60’ına,
d) Bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazanmış ya da bu sistemden vefat veya malûliyet nedeniyle ayrılmış ise; Devlet katkısı ve getirilerinin tamamına, hak kazanacaklardır. (Devlet katkısının tutarının hesaplanmasına esas katkı payı toplamı brüt asgari ücret tutarını aşamayacaktır.)
Sürelerin hesabında emeklilik sözleşmesi esas alınacak olup; emeklilik hakkını kazanabilmek için en az 10 yıl sistemde bulunmak kaydıyla 56 yaşını doldurmuş olmak gerekmektedir.
Görüldüğü üzere belli bir süre beklenmesi halinde BES sisteminde vergi avantajı söz konusu olmaktadır.
B. Değer Artış Kazancı Nedir?
Gelir Vergisi Kanunu’na göre bazı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar “değer artış kazancı” dır. Gelir Vergisi Kanunu’nun 80 ve izleyen maddeleri bu konudaki esasları belirlemiştir.
Buna göre; gayrimenkullerin, hisse senetlerinin, devlet tahvili ve hazine bonolarının, Eurobond’ların alış-satışından sağlanan kazançlar prensip olarak bu kapsamdadır. Bu mal ve hakların alış satışından elde edilen gelirler yıllık esasta Gelir Vergisi beyannamesi ile vergilendirilir.
i. Gayrimenkullerin Alım-Satımından Sağlanan Kazançların Vergilendirilmesi
Gayrimenkullerin (arsa, arazi, bina, ayni haklar) alım-satımından sağlanan kazançlar değer artış kazancı olarak yıllık beyan esasında Gelir Vergisine tabidir.
Ancak, alındıktan itibaren 5 yıl geçtikten sonra satılan gayrimenkullerin satış kazancı vergiye tabi değildir. Kazancın hesabında elde edilen reel kazanca ulaşmak için öncelikle “TEFE (Yİ=ÜFE)12 endekslemesi” yapılır. Bu endekslemede, gayrimenkulun alındığı ay dahil, satıldığı ay hariç olmak üzere aylık Yİ-ÜFE oranında maliyet artırılır. Ancak bu imkandan yararlanabilmek için alış tarihi ile satış tarihi arasındaki Yİ-ÜFE artış oranının %10’dan fazla olması gerekir. Vergilemede bazı istisnalar da öngörülmüştür. 5 yıl içinde alınıp satılan gayrimenkulden sağlanan kazançların 2024 yılı için 87.000 TL’si vergiden istisna bulunmaktadır (2023yılı için 55.000 TL).
ii. 01.01.2006 Öncesi İhraçlı Devlet Tahvili Ve Hazine Bonosu İle Benzeri Menkul Kıymetlerin (Eurobondlar Dahil) Elden Çıkarılmasından Sağlanan Kazançların Vergilendirilmesi Esasları
01.01.2006 Öncesi ihraçlı menkul kıymetlerin satın alındıktan sonra vadesini beklemeden elden çıkarılması halinde, elde edilen gelir “Değer Artış Kazancı” olarak vergilendirilmektedir.
Bu kazançlar belli şartlar dahilinde yıllık esasta vergiye tabidirler.
Mevzuata göre öncelikle elde edilen reel kazanca ulaşmak için “TEFE (Yİ=ÜFE) endekslemesi” yapılır. Bu endekslemede, menkul kıymetin alındığı ay dahil satıldığı ay hariç olmak üzere aylık Yİ-ÜFE oranında maliyeti artırılır (=Satışın yapıldığı aydan bir önceki ayın endeksi/alındığı ay endeksi). Endeksleme işleminden sonra arta kalan bir tutar kaldıysa bu tutar yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilir. (Bakınız tablolar!)
Örnek 8: Alış bedeli (Haziran 2023) : 660.651 TL
Satış bedeli (Şubat 2024) : 772.483 TL
Kazanç : 111.832 TL
Yİ-ÜFE endekslemesi : (-)42.851 TL
Kalan (Vergi Matrahı) : 68.981 TL
Bu durumda 68.981 TL üzerinden 2024 yılı gelir vergisi tarifesine göre vergi ödenir. Beyanname 2025 Mart ayında verilir.
1.1.2006’dan önce satın alınmış olan menkul kıymetlerin alış-satış kazancının hesabında gerek hazine bonosu gerekse, hisse satış zararları elde edilen kazançtan mahsup edilir. Başka bir deyişle, değer artış kazancı olarak gelir vergisi kapsamına giren tüm menkul kıymet alış satış kâr ve zararları birbirine mahsup edilir ve net değer artış kazancı gelir vergisi matrahı olarak beyan edilir. Yurt dışında ortaya çıkan menkul kıymet al-sat zararları varsa bu tutarlar da bu kapsamda mahsuba konu olur.
Tam mükelleflerdeki “enflasyon arındırılmasına” paralel olarak dar mükelleflerin Türkiye’de elde etmiş oldukları menkul kıymet alış satış kazançlarında ise “kur farkları” alış-satış kazancına dahil edilmez.
iii. Eurobond Alım-Satım Kazançları:
Eurobond alım-satım kazançları için G.V.K. geçici 67. madde uygulanmaz. Bu durumda alış-satış kazancı, yıllık Gelir Vergisi beyanına konu olur. Zira Eurobond satış kazançları Gelir Vergisi Kanunu açısından “değer artış kazancı” gelirleri kapsamımdadır.
Bu kıymetlerin satış kazancı şu şekilde hesaplanır:
- Alış bedeli ve satış bedeli; alım ve satım tarihlerindeki kurlardan TL’ye çevrilir. (TCMB döviz alış kuru)
- Alım ve satım tarihleri arasındaki dönemde Yİ-ÜFE artış oranı %10 ve üzerinde ise, alış maliyeti Yİ-ÜFE ile arttırılır. (Alış tarihi ve satış tarihi arasındaki sürede Yİ-ÜFE artış oranı %10’un altında ise; alış maliyeti revize edilmez. İktisap bedeli neyse onunla satış bedeli arasındaki fark beyanda esas alınır.)
- Endekslemede menkul kıymetin alındığı ay dahil, satıldığı ay hariç tutulur.
- Satış tarihi olarak satışın gerçekleştiği tarih olan “takas tarihi” esas alınır.
- Alış bedeline uygulanacak oranın tespiti şöyle yapılır: Satıştan bir önceki ayın endeksi alışın yapıldığı ayın bir önceki ay endeksine bölünür. Örneğin; Eylül/2021 de alınmış Eurobond Mart/2024’te satılmışsa Şubat/2024 endeks değeri Ağustos/2021 endeks değerine bölünür ve çıkan oran ile alış bedeli arttırılır.
- Endeksleme oranına göre alış maliyeti artırılan tutar ile satış tutarı arasındaki gelirin tutarı ne olursa olsun, beyan edilir.
- Bu hesaplamalara göre, TL bazında kazanç var ise, döviz bazında “zarar” çıksa dahi vergileme yapılır. Buna karşılık zaman zaman kur hareketlerinin durumuna göre YP cinsinden satış kârı çıkmasına rağmen TL bazlı hesaplamada kazanç çıkmayabilmektedir. Tabii bu durumda gelir vergisine tabi bir gelir söz konusu olmamaktadır. Tam tersine hesaplanan zarar tutarı varsa diğer YP menkul kıymet satış kazançlarına mahsup edilebilir.
Alış satış kazancı hesabında, prensip olarak satış bedeli ile ilk iktisaptaki temiz fiyat arasındaki fark esas alınır. Başka bir anlatımla, kuponlu bir tahvilin satın alınmasında, işlemiş faizin bulunması halinde; işlemiş faiz tutarı kupon alış bedeli olarak, temiz işlem fiyatı (Temiz Fiyat=Sözleşme fiyatı-İşlemiş faiz) ise tahvilin alış bedeli olarak kabul edilir. Tabii ilk kupon tahsilatından önce satış yapılır ise alış maliyeti “kirli fiyat” olur. Başka deyişle alıştan itibaren hiç faiz kupon tahsilatı yapılmamışsa; kazanç tutarı “satış bedeli ile kirli alış fiyatı” arasındaki fark olur.
Örnek9:
Temiz fiyatı 1.000, birikmiş kupon faizi 90, 1.090 USD’ye alınan Eurobond’un 1 ay sonra faiz kuponu tahsil edildiğini (%10 ile) ve kupon ödemesi sonrasında menkul kıymetin değeri olarak kirli fiyatının 1.010 olduğunu varsayalım. Daha sonra da 1.010 fiyatla satış yapılsın. (105 temiz, 5-işlemiş kupon faizi).
i. 100 USD kupon tahsilatından 90 USD birikmiş kupon faizini düşüldüğünde (100-90=) 10 USD’lık tutar, elde edilen “faiz geliri” olarak (kupon tahsil tarihinde geçerli TCMB alış kurundan TL’ye çevrilerek) faiz olarak (M.S.İ) beyan edilmesi gereken gelir olmaktadır. (2024 yılı için 230.000 TL yıllık beyan haddinin aşılmış olması kaydıyla.)
ii. Satış kârı da 1.010-1000=10 USD olmaktadır. Burada kirli fiyatlı satış bedelinden temiz alış fiyatlı tutar olan 1.000 USD’nin düşülmesi gerekir. Zira kupon faizi tahsil edilmiş olduğu için satılan kıymetin maliyeti artık; “kirli alış fiyatı-alıştaki işlemiş kupon faiz tutarı” başka deyişle alıştaki temiz fiyattır. Dolayısıyla beyana tabi satış kazancı; (1.010*29,5=29.795)- (1.000*22,8=22.800) = 6.995 TL olmaktadır.
iii. Sonuçta; 1.090 USD ödeyerek alınan Eurobond’tan 10 USD “faiz geliri”, 10 USD de “satış kârı” ile toplam 20 USD gelir elde edilmiş olmaktadır. (Toplamda; 100 faiz+1.010=1.110 USD Tahsilat-Alış bedeli 1.090= 20 USD gelir).
Primli veya iskontolu alışlarda durum:
Primli veya iskontolu alışlardaki prim veya iskonto tutarları, bononun bu tarihten sonraki kupon tahsilatlarına paylaştırılarak gelirden düşülür veya gelire eklenir. Vergi mevzuatındaki dönemsellik ilkesinin gereği budur.
Buna göre iskonto tutarı, tahsil edilen kupon tutarlarına eklenerek o döneme ilişkin faiz geliri hesaplanır. Tabii prim tutarlarında da tam tersi işlem yapılır.
Öte yandan bazı iskontolu alış uygulamalarında iskonto tutarının “vadede elde edilen faiz geliri” olduğu eklinde değerlendirmeler de söz konusudur. Burada gelirin elde edilmesindeki “tahsilat ilkesi” öne çıkmakta ve vade sonunda vergileme görüşü hâkim olmaktadır. Bu durumda örneğin; nominal tutarı 1.000.000 USD olan bono 982.000 USD alış maliyeti ile iktisap edilmişse vadede 18.000 USD gelir söz konusu olacaktır. İtfa tarihindeki TCMB döviz alış kurunu 30,00 TL olarak varsayarsak 540.000 TL faiz geliri elde edilmiş olmaktadır.
Ödenen primlerin ise her hâlükârda takip eden kupon tahsilatlarına paylaştırılarak kupon faiz gelirinden düşülmesi mevzuata uygundur.
Eurobondların Virmanı:
Eurobondların aile üyelerine, ortak hesaba veya 3. vişilere virman talimatı verilmesi halinde bu işlemin hukuki olarak ve ne amaçla yapıldığı önem kazanır. Zira virman prensip olarak satış hükmündedir. Satış kazancı da yıllık beyan esasında vergiye tabidir.
Öte yandan virman bedelsiz yapılır ise bu bağış/hibe kapsamında Veraset ve İntikal vergisine tabidir. Yeni alıcı prensip olarak beyan yapmak ve intikal vergisi ödemek zorundadır.
Eurobondlarda Vergi İstisnası:
Eurobond satış kazançlarının vergilendirilmesinde herhangi bir istisna uygulaması yoktur. Elde edilen kazanç tutarı ne kadar olursa olsun yıllık gelir vergisi beyannamesi verme zorunluluğu vardır.
Bununla beraber 01.01.2006 (26.07.2001-31.12.2005 arasında ihraç edilenler) tarihinden önce ihraç edilenler için ise, 2024 yılı gelirleri için 200.000 TL vergi istisnası hakkı vardır. Vergi istisnası hakkının dayanağı, G.V.K. 5281 sayılı Kanun’la değişmeden önceki Mükerrer 80/üç maddesidir. Kazanç bu tutarı aşar ise yıllık gelir vergisi beyannamesi verme zorunluluğu vardır. (2023 yılı için 129.000 TL)
Aynı yıl içinde yurt dışı menkul kıymet veya Eurobond satış zararı da var ise zarar tutarları ile kazanç tutarları birbirine mahsup edilir ve net kâr üzerinden vergi ödenir.
Yurt dışı menkul kıymet zararlarının mahsubu:
G.V.K. açısından faiz geliri menkul sermaye iradıdır. Satış kazancı ise değer artış kazancıdır. Bu sebeple gelir grupları bazında yurt dışı hisse satış zararı Eurobond satış kazancından düşülebilir. Ama yurt dışı menkul kıymet (hisse senedi, bono vb. gibi) satış zararları Eurobond faiz gelirinden düşülemez. Satış kâr ve zararları kendi içinde düşülerek netleştirilir. Yıllık beyannemede beyana tabi gelirler toplanmak zorunda olsa dahi yurt dışı hisse satış zararı diğer gelirlerden (Örn: Eurobond faizi) G.V.K. 88. maddesindeki sınırlama nedeniyle düşülemez. Beyan olunan satış zararı müteakip yıllardaki (en fazla 5 yıl) ayni mahiyetteki satış kârlarından indirilebilir. İtfada oluşan gelir “faiz” geliri (MSİ) olduğu için bundan satış zararının mahsubu mümkün değildir.
iv. Hisse senedi satış kazançlarının vergilendirilmesi esasları:
01.01.2006’dan sonra iktisap edilmiş hisse senetlerinde Borsa İstanbul’da (BİST) işlem görenler bir yıl içinde elden çıkarılmaları halinde G.V.K. madde geçici 67’ye göre %10 stopaja tabidir, ancak Kararname ile vergi stopajı %0 olarak belirlenmiştir. Başka deyişle; BİST’te işlem gören hisse senedi alımsatım kazançlarında; kazanç tutarı ne olursa olsun, vergi ödenmesi söz konusu değildir (1 yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri ise her hal ve takdirde vergi stopajı kapsamı dışındadır). BİST’te işlem gören Menkul Kıymet Yatırım Ortaklığı hisse senetlerinden elde edilen alım-satım kazançları ise %10 vergi kesintisine tabidir. Ancak 1 yıldan fazla süreyle elde tutulan Menkul Kıymet Yatırım Ortaklığı hisse senetleri ise stopaja tabi değildir.
Değer artış kazancı olarak değerlendirilen bu kazançlarda vergi stopajı, 2025 yılı sonuna kadar nihai vergidir, ayrıca yıllık beyan söz konusu değildir.
BİST’te işlem görmeyen hisse senetlerin de ise durum şudur: Alındıktan itibaren 2 yıl içinde elden çıkarılması halinde gerçek kişilerce elde edilen kazançlar “Değer Artış Kazancı” olarak yıllık gelir vergisi beyanına tabidir. İki yıl geçtikten sonra yapılan satışlardan elde edilen kazançlar ise istisna kapsamında olup herhangi bir vergiye tabi değildir.
Eğer hisse senetleri veraset veya ivazsız intikal (hibe, bağış) yoluyla elde edilmişler ise hisse senetlerinin satışında kazanılan gelirler her hal ve takdirde Gelir Vergisine tabi değildir.
Öte yandan yurt dışı hisse senetlerinden elde edilen kazançlar ise yıllık beyan esasında gelir vergisine tabidir. Söz konusu yurt dışı menkul kıymetlerin satış kazancı hesaplamasında; alış maliyeti ve satış bedeli o tarihler itibarıyla TL’ye çevrilir, alış ve satış tarihleri arasında Yİ-ÜFE’ye göre endeksleme yapılır ve kalan tutar üzerinden de yıllık gelir vergisi beyanı ile gelir vergisi tarifesine göre vergi ödenir. Endekslemede menkul kıymetin alındığı ay dahil, satıldığı ay hariç tutulur. Endeksleme yapılabilmesi için Yİ-ÜFE artış oranının %10’dan fazla olması gerekir yurt dışı menkul kıymet kâr ve zararları birbirinden mahsup edilebiir. Örneğin yurt dışı hisse satış zararı yurt dışı Eurobond satış kazancından düşülebilir. Satış kâr ve zararları kendi içinde düşülerek netleştirilir. Bu konuda kitabın yurt dışında kazanılan gelirler kısmında daha detaylı açıklamalar yapılmıştır.